Özgür Çevik Fan
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

madame figaro temmuz sayısı

Aşağa gitmek

madame figaro temmuz sayısı Empty madame figaro temmuz sayısı

Mesaj tarafından ÖzGüR _ BuSe 2/7/2008, 12:44

Star olmak falan istemiyorum! Çünkü star olma isteğinin insanı yalnızlaştırdığını, daha ölmeden öldürdüğünü düşünüyorum.

Kendinden beklenenin aksine pop değil de rock albümü ile karşımıza çıktı Özgür Çevik... 'Yabancı Damat' dizisindeki Niko karakteri ile de büyük bir hayran kitlesine sahip genç müzisyen ve oyuncu 'Ünlü olmak için hiç kimseyi özgürleştirmez' diyor.
Akademi Türkiye yarışmasından sonra Yabancı Damat dizisinin başrol karakterlerinden Niko olarak çıktı karşımıza. Müzisyen kimliği ile tanıyıp oyuncu olarak benimsediğimiz Özgür Çevik, şimdi müzik albümü ile karşımızda. "Düş-ün-ce" isimli rock albümünde biri hariç tüm şarkılarda kendi imzası var. Çocukluğundan beri müzik ile içiçe bir hayat geçiren Özgür Çevik, şimdi oyunculuğuda çok sevdiğini ve hem oyunculukta hem de müzikte kaliteli şeyler yapmak istediğini belirtiyor. Popüler işlerde yer almasına rağman boş konuşmayan, duruşu, efendiliği ve zekasıyla beğeni toplayan Özgür Çevik ile Yıldız Park'ında sohbet etme fırsatı yakaladık. Yaşından beklenmeyecek kadar olgun cevaplar veren Çevik, benim kışkırtmak amaçlı yönelttiğim soruları da büyük bir hoşgörüyle karşıladı ve zeki manevralarla onları cevaplamayı bildi. Felsefe eğitimi alan ve popüler kültürün tam ortasına düştüğü için bir ara çok bocaladığını söyleyen genç şarkıcı şimdi gitmek istediği yeri çok iyi biliyor. Bizim de tek dileğimiz etrafımızda hem oyuncu hem de şarkıcı olarak onun gibi kaliteli gençler görmek...

Albüm henüz çıkmadan 'soft rock' bir albüm yapacağınızı söylemiştiniz. İstediğiniz sonuca ulaştınız mı?
İlk albüm için çok yeterli oldu.

Ama galiba ortaya daha sert bir albüm çıktı?
Evet öyle oldu. Şarkıların anlamları beni buna zorladı.

Pazar kaygısı yüzünden varılmış bir sonuç değil yani?
Ticari kaygılarım hiç olmadı. Plak şirketim Stardium ise beni çok rahat bıraktı. Şirketler yaz başında adı 'Düşüşüm' olan bir albümü normalde istemez. Bu anlamda Stardium ile çok rahat çalıştık.

Daha sert olmasının altındaki nedenler nelerdir?
Tamamen kendine ait birşey yapmak isteyince arayışta oluyor insan. Bilemiyorsun tam ne istediğini. İlk 3 ay stüdyoda prova yaptık. Çaldık, söyledik, değiştirdik, üzerinde oynadık. Laboratuar gibi çalıştık...

Albümde bir Fikret Kızılok şarkısı var. Mor ve Ötesi de daha önce bir Fikret Kızılok şarkısı cover'lamıştı. Bana onu hatırlattı bu durum.
Benzer bir şey yapalım diye yola çıkmadık. Fikret Kızılok'un ayrı bir önemi var benim için. Çıkış şarkımız da o olmadı zaten. emin değilim ama ikinci şarkımız da o olmayacak. Biraz daha gizli kalacak albüm içinde.

Niye 'Farketmeden'i' seçtiniz?
O parçayı çoook seviyorum ve az bilinen bir parçası.

Oğlu Yağmur Kızılok da sizin albüm fotoğraflarınızı çekmiş. Onun yorumu ne oldu şarkı ile ilgili?
Daha önce tanışmıyorduk. Ortak bir arkadaşımız tanıştırdı. Sonra şarkıyı dinledi, beğendi. Fotoğrafları çekti. İlginç bir buluşma oldu kısacası.

Önce şarkıcı tarafınızla tanıdık sizi. Sonra oyuncu olarak çıktınız karşımıza. Şimdi tekrar müziğe döndünüz. Bundan sonraki proje için hedefiniz oyunculuk mu?
Oyunculuk devam eder bir tarftan. Çok aramama rağmen oyunculuğun devam etmemesi için bir sebep bulamadım.Çok düşündüm bu konuda. Yaptığı işler üzerinde çok düşünen bir adamım. Fazla düşünüyorum ve hatta bu durum beni engelliyor zaman zaman. Yargılayacağım kefeye önce kendisini koyan bir adamım. Oyunculuk konusunda da böyle oldu. Devam kararı aldım.

Şimdi tekrar oyuncu kimliğinizle karşımıza çıkacaksınız sanırım. Proje ile ilgili biraz ayrıntı verebilir misiniz?
Olma ihtimali yüksek bir dizi projesi var. Ağustosta çekimlere başlıyoruz. Oyuncu kadrosunda bildiğim kadarıyla , İsmail Hacıoğlu ve Vildan Atasever var. Konu, Ayşe Kulin'in 'Gece Sesleri' romanından uyarlanıyor.

Felsefe okuyorsunuz bir yandan? Onunla ilgili bir şey yapma düşünceniz yok mu?
Bitirdim okulu. Onunla ilgili birşey yapma düşüncem yok. Bunun için akademik bir şey yapmak gerekir. Yanında başka birşey yapma imkanınız hiç yok. Bana kattığı çok şey var ama böyle bir şeye zamanım yok.

Bitirme ödevinizin ya da tezinizin konusu neydi?
Platon. Özel bir ilgim var Platon'a. Yabancılaşma ile ilgiliydi tez konum. Sonra böyle bir şey yaşadım. ve kendi hayatıma yabancılaşmaya başladım (gülüyor) ...

Felsefe oku, Platon ile ilgili kafa yor sonra popüler kültürün ortasına düş. Nasıl bir yabancılaşma yaşadınız? Ne tür etkiler yarattı bünyenizde.
Zordu tabii. Felsefe aslında popüler kültürü inceden eleştiren bir disiplin. Öyle bir ortamdan sonra böyle bir hayatın içinde bulunmak, beni çok düşündürdü tabii. Zorladı, kendi kabuğuma çekilmeme sebep oldu. Bir suni şey yaşadım kendi içimde. Çok sorguladım ve yapacağım işlerdeki konsepti belirlemiş oldum. Sonuç olarak popüler kültürün içinde ama konseptli işler yapmaya karar verdim.

Çok da kötü bir şey değil popüler kültür. Ama sizin kendinizi nasıl konumlandırdığınızla ilgili tabii.
Evet. Kendinizi nereye çektiğiniz ve ne kadar bilincinde olduğunuzla ilgili. İşimde popüler kültüre bulaşmadan birşey yapmak olanaksız. Tuzaklarına düşmeden içinde düzeyli bir şekilde bulunmak kötü bir şey değil.

Albümde genel anlamda çok depresif. Nasıl bir ruh hali ile yazıldı o şarkılar?
Evet. Şu dönemde öyle en azından. Yaşadığım onca olaydan, yabancılaşmadan sonra bu doğal bir reaksiyon. Çok lay lay lom yaşadığım bir dönem değildi.

Akademi Türkiye dönemleri de dahil mi buna?
Tabii. Dengelemeye çalışmalarım dahil. Doğru olanı arama birşeyleri kabullenmeme de dahil buna.

Neleri kabullendiniz sonradan?
Akademi Türkiye ve Yabancı Damat sonrasında yaşadığım bir şey var. Tanınmışlık durumu. O tanınmışlık durumunu kabullenmeniz gerekiyor. Yani iki duygu arasında kalıyorsunuz. Eskiden olduğu gibi rahat değilsiniz. Tanınmışlığı kabul ettiğiniz anda rahatlıyorsunuz.

Bu tür yarışmalara katılanların hedefi zaten ünlü olmak değil midir? Siz tanınacağınızı bilmiyormuydunuz?
Bunu istedim mi bilmiyorum. İçimde buna dair bir hırs yoktu. İnsanı, küçüklüğünden itibaren yaşadıkları çok etkiliyor. Çok mutsuz bir hayat geçirdiyse, tanındıktan sonra gamsızlığa vuruyor. Bende öyle olmadı. Memnundum. Birtakım değişiklikler oldu tabii hayatımda ün ile birlikte gelen. Onları sindirmeye çalıştım. Biraz başardığımı ve tecrübe kazandığımı düşünüyorum.

Yarımaya zorla sokmadılar sizi değil mi?
Hayır tabii ki! Kendi isteğimle girdim. Ama ünlü olmanın nasıl bir his olduğunu bilmiyordum sadece.

Şimdi sevdiniz mi o hissi peki?
(Uzun uzun düşünüyor...) Vasıflı ünlü olma hissini sevdim. Yarışmadan sonrakini değil... Yarışma esnasındaki o his daha çocukça, daha bilinçsizceydi. Oradan çıktıktan sonrası da öyle. Şans yardım etti ve Yabancı Damat gibi çok güzel bir projede yer aldım. Ondan sonraki hissi sevdim. Yani vasıflı bir durum vardı orada, nedeni belliydi.

Bundan sonraki oyunculuk ve müzik alanında nereye konumluyorsunuz kendinizi? Hedefleriniz neler?
Hedeflerim var ama çok keskin değil. İkisinde de bir şeyler başarmak istiyorum. Kendi halinde, kendi çapımda bir konumum, bir yerim olsun istiyorum. Çok büyük hedeflerim ve planlarım yok. Öyle olunca hayal kırıklığı yaşayacağımı bilen bir adamım.

Sırf hayal kırıklığı yaşamamak için mi büyük hayaller kurmuyor, planlar yapmıyorsunuz?
Hayır o kadar büyük hırslarım var mı bilmiyorum zaten. Oyunculuk , bana göre , tevazu isteyen bir iş. İnsanlarla yüz yüze gelmeni, diyalog kurmanı gerektiren, yeni kazanımlar ve paylaşımlar gerektiren bir iş. Müzisyenlikte starlığa oynamak diye bir şey var ya. Eğer çok büyük bir hedefiniz varsa, tek olmak istersiniz, o zaman çok yalnız kalırsınız. Ben onu istemiyorum mesela. O zaman diğer tarafı yani oyunculuğu yok etmiş olurum. İkisinde de düzeyli bir şekilde devam etmek istiyorum. Star olmak istemiyorum. Çünkü star olma isteğinin insanı yalnızlaştırdığını, daha ölmeden öldürdüğünü düşünüyorum
Megastar, süperstar gibi kavramlara da inanmıyorsunuz?
İnanmıyorum.

Albümdeki şarkılar ne zaman yazıldı?
son birlaç yılda. Daha önce yazdıklarımı revize derek tamamladım. Bestelerde yeniden elden geçti. Değiştikçe ve öğrendikçe eskiden yazdıklarım eksik kalıyor. Bu albümü yeniden yap deseler yeniden değiştiririm.

Pişmanlık duygusundan bahsetmiyorsunuz değil mi?
Hayır hayır kesinlikle. O kadar memnunum ki ortaya çıkan şeyden. Üçüncü albümü hedefliyorum düzgün ve tam olarak.

2 bitti 3'e mi başladınız?
Hayır. İkinci albüm de bir süreç bir yol gerektiriyor. Üçüncüde ise 'Budur' diyebileceğim bir istasyon kurmak istiyorum.

Çok temkinli konuşuyorsunuz...
Aksin çok rahatım. Çünkü kendime çok temkinliyim.

Bu yormaz mı insanı, sıkmaz mı?
Sıkmıyor ama yoruyor.

Şarkılarınızın depresif yanından bahsetmiştik. Röportajlarda da o yanınız dikkat çekiyor. Bu sürekli sogulama hali sizi bir patlamaya gitürmez mi?
Aslında çok neşeli bir adamımdır. O yönümü bilmiyorsunuz.

Röportajlarınızda size yapışıp kalan efendi yakıştırmasının sizi sıktığını ima ediyorsunuz...
Etiket olarak yapıştırıldığı zaman rahatsız ediyor. Ve içten içe reaksiyon yaratıyor. Baskı yaratıyor çünkü üzerinde.

Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Buçok zor bir soru. İnsan kendini birkaç cümleyle nasıl tarif eder ki, eksik kalır.

Yüklediği sorumluluktan mı sıkıldınız efendilik yaftasının?
Çok sıkıldım. Bu etiketi ben koymadım. Sosyal ortamlarda insanlara saygılı davranmak alışkanlık. İnsanın orada bulunma hakkına saygılı davrandığım için o etiket yapıştırılıyor. Ama sonra başka şeyler giriyor o yaftanın içine. Etiket baskı yaratan birşey. Ama öyle söyleniyor diye de kalkıp başka şeyler yapacak değilim. Nasıl istiyorsam öyle yaşıyorum. İnsanlar çeşitli sıfatlar koyuyorlar. İşlerimi gördükçe yeni etiketler koyacaklardır. Yaptığım iş, yani dizi işi çok bireysel bir iş değildi. Ama albüm daha bireysel bir şey. Bu beni daha çok anlatıyor. Albüm ile ilgili görüşler bana dair daha doğru saptamalar yapılmasını sağlayacaktır.

Dizilerin böyle bir yani var galiba. Oynadığınız karakteri gerçek zannediyor sokaktaki. Hatta 'ben bu şekilde kabul gördüm farklı bir rolde beni görmeyi kimse istemez' deyip sürekli aynı karakteri oynayan oyuncular var.
Ben buna katılmıyorum. İnsanı, oynadığı rol bir yere hapsediyor. Şimdi Niko'dan farklı bir karakter arayışına girdim. Fakat yapımcılar genelde sen daha önce nasıl kabul gördüysen ona benzer bir rol sunuyorlar.

Melankolik ve içe kapanık bir çocuk olduğunuzu söyleyerek bu yönünüzü İlhan İrem'e benzetmişsiniz.
Melankolik ve içe kapanıklık durumu doğru. Ama İlhan İrem gibi dememişimdir. İlhan İrem'i çok severim. Yarışmada çok şarkısını söylüyordum. Bana bu sorulmuştur ve karşılığında da böyle bir cevap vermiş olabilirim.

İlhan İrem şimdi biraz mistik şeyler yapıyor. İlahi benzeri bir şarkısını dinlemiştim bir ara. Sizin de var mı mistizme yakınlığınız, ilginiz?
Kendimce var. Onunki biraz daha farklı anladığım kadarıyla. Kendimce yorumluyorum.

Nasıl? Mevlana'ya mı, Kabala'ya mı yoksa ne bileyim Uzakdoğu dinlerindeki mistizme mi daha yakınsınız?
Karışık. Bir yere bağlanmayı seven bir adam değilim. Tek bir görüşe ait olmayı sevmiyorum. Alıntılarla birleştirdiğim ve kendimce yorduğum bir kolaj diyebilirim. Okulda da okuduğum ve sonrasında ilgilendiğim bir konu. Ama çok dindar olduğumu söyleyemem.

Optimist bir karakteriniz olduğunuzu söyleseniz de şarkılarınız neden pesimist bir duygu veriyor?
Elim kaleme gittiğinde böyle şeyler çıkıyo ortaya. Kaygıların var daha ziyade.

Eğlenceli bulur mu sizi yakınlarınız?
Eğlenceliyimdir, komiğimdir. İyi espri yaptığım için değil çok komik durumlara düştüğüm için komiğimdir. Mesela etraftaki bir çok şeyi bazen çok ciddiye alırım. Ciddiye aldığım içinde çok komik durumlara düşerim. Ona da hep beraber çok güleriz arkadaşlarımla. Aslında hayatta biraz daha rahat bırakması gerekiyor insanın kendini... Onu öğrenmeye çalışıyorum.

Ünlü olmak Özgür'ü özgürleştirdi mi?
Ünlü olmak hiç kimseyi özgürleştirmez. Maddi açıdan rahatlık sağlar, ama birçok açıdan da baskı yaratırinsanın üzerinde. Bu benim düşüncem tabii. Ünlü olup da özgür yaşamak isteyen yok mudur? Vardır, Hatta birçok ünlü bunu ister. Çünkü bir tepkidir bu içten içe. Bir şekilde o açığa çıkar. 'Ben neden her yerde rahat yürüyemiyorum?', der çoğu. Ama bende öyle değil. Ben her yerde rahatlıkla yürüyorum, geziyorum.

Ünlü Özgür ile ünsüz Özgür arasındaki farkları merak ediyorum. Karakter açısından?
Karakterimde genel yapı olarak bir fark yok. Ama üstüne eklenen şeyler var. Ama ünlü olmasaydım hayatta başka insanlar ile karşılaşıp başka işlere sahip olacaktım. Başka şeyler öğrenmiş olacaktım. Ama öyle olmadı ve şu an farklı bir yerdeyim. Çünkü böyle bir kıılma oldu hayatımda.

Kimse aksi halde nasıl bir durumda olacağını bilemez tabii ki, ama siz örneğin kendinizde ünün getirdiği değişiklikleri fark ediyor musunuz?
Muhakkak görüyorum.

Daha mı kendinize güvenir oldunuz mesela?
Yok henüz daha o aşamaya gelmedim. Normal şeyler yaşıyorum. Şöyle bir derdim olmuyor: Ünlü olmanın vasıflı olması gerektiğine inanan bir adamım. Bu içimde zırhlı ve katı bir halde duruyor. O yüzden hep bir şey yapma ihtiyacı duyuyorum. Tanınan biri olmak yetmiyor. Bir şey ile tanınan biri olmak istiyorum. Televizyonda sadece tanınan biri olarak görünmenin gereksiz olduğunu düşünüyorum.

Sokakta rahat yürüyorum, sorunum yok dediniz ya. Çok kalabalık bir caddede rahat yürür müsünüz?
Tabii ki. Yani yüzünüz daha gergin dolaşabiliyorsunuz dışardan görünmese de. Özellikle kalabalık, sosyal ortamlarda. Yanına gelip gelmemesi önemli değil; senin hakkında konuşuyor olmaları yeterli bu gerginlik için.

Kızların ilgisi bunaltıyor mu?
Öyle bir derdim yok.

'Dizideki gibi bir aşk arıyorum' demiştiniz...
Ya işte siz tabii başlık çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bunun öncesi ve devamı vardı mutlaka. Ama işte başlığa çıkıyor bazı söyledikleriniz ...

O zaman şöyle sorayım. Aşk hayatınız ünlü olmadan önce mi daha iyiydi? Yoksa şimdi mi daha iyi?
Hiçbir zaman daha iyi değildi aslında. Aşk zor bir konu.

Kızların size yaklaşımı fark etmedi mi?
Fark etti tabii ki.

Sırf ünlü olduğunuz için sizinle ilgilenen kızlar oluyordur mutlaka?
Oluyor tabii. Oluyor da buradan size başlık çıkmaz. Televizyonda görüyorsun sonuçta. Karşı cinsin ilgisinin artması bu işi yapan herkesin başına gelen birşeydir.

Ben başlığımı çoktan çıkardım. Peki bu ilgi hoşunuza gidiyor mu?
Egomun hoşuna gidiyor.

Özel hayatınızda sizi yalnız bıraktığı oluyor mu?
Oluyor. Çünkü seçim ve karar konusunda zorlanıyorsun. Karşındakini daha fazla sorgulamaya başlıyorsun.

Bir birlikteliğiniz var mı?
Yok.

Uzun vadeli ilişkileriniz oldu mu?
1,5 - 2 sene kadar oldu. Çok kolay bir adam olmuyorum beraberlik içinde. Zorlaşabiliyorum. Huysuzluklarım oluyor. Kendime yaptığım huysuzlukları karşımdaki insana da yapabiliyorum bazen. İsteyerek yaptığım bir şey değil. Bu yaş ile de ilgili. Zamanla insan bu özelliklerini törpülüyor. Tecrübe ettikçe biraz daha şekil veriyorsunuz. İstekler değişiyor, daha önce yapmadığın şeyleri yapmak gerektiğini görüyorsun.

Huysuzluğa kıskançlık da dahil mi?
Bilmiyorum ya. Kıskançlıkta vardır.

Albümde bir sevgiliye yazılmış sözler de var...
Kime yazıldığını sormayacaksınız değil mi?

Yaşemışsınız ki yazmışsınız, niye sormayayım?
Tabii ki yaşanmış şeyler onlar. Ama yaşanmamış şeylerde yazabilirim. Onu da yanlış bulmuyorum.

Peki moda ile giyim - kuşem ile aranız nasıl?
Çok iyi değil. Bir tarzım varsa da farkında değilim. Ama özen gösterme hayalim var. Mağaza mağaza gezip özenli bir şekilde kıyafet seçme durumum yok.


kardeş siteden melodicaya teşekkürler...
ÖzGüR _ BuSe
ÖzGüR _ BuSe
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 4829

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz