kral magazin - temmuz sayısı
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
kral magazin - temmuz sayısı
Kimse "Oooo damat hoşgeldin demez ki"
Bir müzisyen olarak başladığı şöhret merdiveninde rotayı Yabancı Damat ile oyunculuğa çeviren Özgür Çevik beş yıl sonra albümünü çıkardı. Çevik "İşim elbette zor. Çünkü Yabancı Damat'ı izleyenle şarkılarımı dinleytecek kesim tamamen farklı. Yaptığım müzikle aslıma, kendi mahalleme döndüm ama kimse döndüğüm yerde bana 'Hoşgeldin Yabancı Damat' demeyecek. Bunun farkındayım" diyor...
* Akademi Türkiye'den bu yana neredeyse beş yıl geçti. Albüm neden bu kadar geçikti?
Beklentiler ve zaman anlamında baktığınızda gecikmeden söz edebilirsiniz. Ancak bana göre tam da zamanıydı.
* Siz rahmetli Barış Akarsu ile evde şöhret uğraşı vermiş, peşi sıra dizilerde uğramıştınız ama o müzik konusunda senden biraz daha hızlı davranmıştı...
Söylemek istediğim cümlelerin tamamlanmasıyla ilgili bu. Yazdığım her söz, yaptığım her beste kendi yaşanmışlıklarımı içselleştirme kaygısı içinde varoldu.
* Uzunca bir süre yabancı damat olarak sevildin. Bu müzisyen kimliğine zarar verdi mi?O dönemde bir albüm çıkarıp tanınsaydım, bu zarar verebilirdi. Ama hep bir kıyaslama yapıldı. Oyuncu mu müzisyen mi ikilemini hep yaşadım. Beni sevenler, sevme sebeplerine göre nasıl görmek istiyorlarsa onu dillendirdi. Kimi sadece şarkıcı olmamı istedi, kimi ise oyuncu. İkisini bir arada yürütmek ise çok zor.
* Yapanlar var ama...
Kuşkusuz var ama kendi adıma söylüyorum, ikisini aynı kalitede yürütmenin bir formülünü bulmadan çok zor.
* Siz felsefe okudunuz. Felsefenin öğretisiyle popüler kültür ortamının dayatmaları arasında ikilem yaşemıyor musunuz?
Benim kendime göre yorum getirme çabam var elbette. Zaten müziği ele alırsak ben pop müzik ve rock seçeneğinde rock'çılar tarafında yer alıyorum. Gerçi iki tür arasında sınırlar inceldi ama... Rock biraz daha popüler kültürün çevrelediği hayatın içine girdi sanki. Oysa herkes bilir ki rock , isyanın muhalefetin ve marjinalitenin sesidir. Rock yapanın anlatmak istediği bir şey vardır. Pop bir şey söylemeden de sevilir, tanınır bir yerlere gelir ama rock aynı yoldan yürürse o müziği üretenlere "Sen bu işi niye yapıyorsun" diye sorarlar.
* Akademi Türkiye evinde üç genç (Pınar ve Barış Akarsu ile birlikte) hayaller kuruyordunuz. O günlerden bu yana o hayallerin ne kadarına kavuştun. Genç bir sanatçı 'gerçekçi olup imkansızı mı' ister?
Herkes herkes tarafından tanınıp sevilmek ister. Bir müzisyen onbinlere şarkı söylemek, milyonlara ulaşmak, dünya çapında şöhret olmak ister ama hayallerin en güzeli cocukça düşler kurmaktır. Sınırsız, koşulsuz sadece istemek. En güzeli bu galiba... Ama şöhretin getirdikleri ve çocukça istekler bir yana, en çok istediğim şey, kurallarını benim koyduğum huzurlu ve dingin bir hayat yaşamak.
* Bu hayal durduğunuz yere bakınca pek mümkün görünmüyor... Şöhret ve sakinlik o kadar aykırı şeyler ki.
Ne yazık ki öyle galiba, ama hayat dedik ya!
* Bir cover hariç albümdeki tüm sözler ve besteler sana ait. Ben sözlerden söz etmek istiyorum. İstisnasız hepsinde hayatın sert ve acımasız, bir o kadar da umutsuz ve mutsuz yüzü var. Bunun sebebi nedir?
Bunlar benim biraz yaşadıklarım, hayata baktığımda gördüklerim ve yorumlarken kurduğum cümlelerim. Hiç biri kurgu değil... Hisstmediğim hiç bir şeyi yazmadım. Sonuçta insanlarla yaşıyorsun. Karşındaki insanı üzmemek adına bunaltını, acılarını, açmzlarını gizliyorsun. Galiba şarkı sözü yazarken bilinçaltı devreye giriyor ve sizin bastırdığınız, gizlediğiniz her şeyi açığa çıkarıyor.
* Her ne kadar şarkılar duyguları yansıtsa da ustalıklı cümleler kurmak için beslenmek lazım. Sizin sözleriniz nelerden besleniyor?
Lise'de kendi şiirlerimi okurdum radyo programlarında. Üniversite hayatım boyunca da çok okudum. Fakat son dönemde çok okuduğumu söylemesem de muhakkak okumam gereken kitaplar konusunda kendimi zorluyorum.
* Serde yakışıklılık olunca cazibe merkezi olmak da kaçınılmaz oluyor. Özgür Çevik, ömrünü bir tek birlikteliğe adayarak geçirmek ister mi?
Eğer evliliği kastediyorsanız onu pek kendime yakın görmüyorum, hatta imkansız buluyorum. Ama iki kişinin "Biz ömür boyu birlikte olacağız" diyebilmesinin garantisini olmadığını düşünüyorum. Bir tutkuyla, albeniyle başlayan ilişki ne kadar sürer, ne zaman biter, kim bilebilir ki!... O başlangıçta şefkat, özveri, paylaşım olmuyor ki. Bunlar zamanla gelişecek şeyler. O gelişme sürecinde insanın bencilleşivermesi daha akla yakın bir süreç. Eğer gerçekten aşık olmuşsanız, siz zamanı algılayamassınız bile. O güzel birliktelik geçip gidiveriri tadı damağınızda kalır. Ama bunun için uygun yapıda olmak gerekir.
*Senin yapın uygun değil mi uzun soluklu birlikteliklere?
Bir kere açıkça söylemek gerekirse tamamen benim huysuzluğumdan kaynaklanan sorunlar yaşıyorum. O yüzden bilhassa kendim söz konusu olduğunda on yıllık yirmi yıllık planlar yapamıyorum. Öte yandan özgürlük tutkusu da var. Ama insan öyle bir an gelir ki, esareti özler. Gerçekten birinin, birşeyin esiri olmak ister. Mesela tam dışarı çıkmak istersin ama bir kar, bir yağmur eve kapanır kalırsın. Elinde kahven, kitabın, müziğin o evde esir saatler yaşamanın keyfi kurgulanmış neyde vardır ki? ...
* Peki "Bir gün çok para, çok şöhret beni bozar mı acaba" korkuların var mı?
Bir kere benim beni azdıracak kadar çok param hiçbir zaman olmayacak.
* Nereden biliyorsun?
Kesinlikle biliyorum, seziyorum. Önceliklerim ve hayata karşı koyduğum duruştan biliyorum. Çok paralar çok şöhretler kimilerinin ruhunda alerji yapar. Ben de onlardan biriyim.
* Ya albüm çok satarsa?
Beni zengin edecek kadar satması mümkün mü?... Nedenini anlayatım... Ben düne kadar yabancı damattım. Bugün bir rock albümü çıkardım. Anlayacağınız mahalle ve adres değişti. Rock dinleyicisi zor insandır, kolay benimsemez dinlediği kişiyi... Bana "Oooo yabancı damat bizim mahalleye hoş geldin" asla demeyeceklerdir.
Rock'ın Londralısı Kayserilisi olmaz !..
Kimileri Anadolu Rock tabirini çokça kullanıyor. Aslında kastedilen tarzda müzik yapanların iddiası değil bu tabir. Belki biraz ticari kaygılarla kullanılmış zamanında... Bir nedeni de ortaya konan müziğin Anadolu müziğinin daha sert biçimde ve batılı enstürmanlarla icra edilmesiyle ilgili... Benim yaptığım müzik Anadolu rock diye tabir edilen formda değil. Daha batılı ve arayış içinde olan bir müzik. Ama o tarz batılı müzik anlayışlarının tanınması ve sevilmesi bakımında köprü görevi gördü. Gençler, o müziklerle kulaklarını çok farklı müzik çeşitlerine alıştılar. O bakımdan o tarzın apayrı bir katkısı bile oldu müziğimize.
Bir müzisyen olarak başladığı şöhret merdiveninde rotayı Yabancı Damat ile oyunculuğa çeviren Özgür Çevik beş yıl sonra albümünü çıkardı. Çevik "İşim elbette zor. Çünkü Yabancı Damat'ı izleyenle şarkılarımı dinleytecek kesim tamamen farklı. Yaptığım müzikle aslıma, kendi mahalleme döndüm ama kimse döndüğüm yerde bana 'Hoşgeldin Yabancı Damat' demeyecek. Bunun farkındayım" diyor...
* Akademi Türkiye'den bu yana neredeyse beş yıl geçti. Albüm neden bu kadar geçikti?
Beklentiler ve zaman anlamında baktığınızda gecikmeden söz edebilirsiniz. Ancak bana göre tam da zamanıydı.
* Siz rahmetli Barış Akarsu ile evde şöhret uğraşı vermiş, peşi sıra dizilerde uğramıştınız ama o müzik konusunda senden biraz daha hızlı davranmıştı...
Söylemek istediğim cümlelerin tamamlanmasıyla ilgili bu. Yazdığım her söz, yaptığım her beste kendi yaşanmışlıklarımı içselleştirme kaygısı içinde varoldu.
* Uzunca bir süre yabancı damat olarak sevildin. Bu müzisyen kimliğine zarar verdi mi?O dönemde bir albüm çıkarıp tanınsaydım, bu zarar verebilirdi. Ama hep bir kıyaslama yapıldı. Oyuncu mu müzisyen mi ikilemini hep yaşadım. Beni sevenler, sevme sebeplerine göre nasıl görmek istiyorlarsa onu dillendirdi. Kimi sadece şarkıcı olmamı istedi, kimi ise oyuncu. İkisini bir arada yürütmek ise çok zor.
* Yapanlar var ama...
Kuşkusuz var ama kendi adıma söylüyorum, ikisini aynı kalitede yürütmenin bir formülünü bulmadan çok zor.
* Siz felsefe okudunuz. Felsefenin öğretisiyle popüler kültür ortamının dayatmaları arasında ikilem yaşemıyor musunuz?
Benim kendime göre yorum getirme çabam var elbette. Zaten müziği ele alırsak ben pop müzik ve rock seçeneğinde rock'çılar tarafında yer alıyorum. Gerçi iki tür arasında sınırlar inceldi ama... Rock biraz daha popüler kültürün çevrelediği hayatın içine girdi sanki. Oysa herkes bilir ki rock , isyanın muhalefetin ve marjinalitenin sesidir. Rock yapanın anlatmak istediği bir şey vardır. Pop bir şey söylemeden de sevilir, tanınır bir yerlere gelir ama rock aynı yoldan yürürse o müziği üretenlere "Sen bu işi niye yapıyorsun" diye sorarlar.
* Akademi Türkiye evinde üç genç (Pınar ve Barış Akarsu ile birlikte) hayaller kuruyordunuz. O günlerden bu yana o hayallerin ne kadarına kavuştun. Genç bir sanatçı 'gerçekçi olup imkansızı mı' ister?
Herkes herkes tarafından tanınıp sevilmek ister. Bir müzisyen onbinlere şarkı söylemek, milyonlara ulaşmak, dünya çapında şöhret olmak ister ama hayallerin en güzeli cocukça düşler kurmaktır. Sınırsız, koşulsuz sadece istemek. En güzeli bu galiba... Ama şöhretin getirdikleri ve çocukça istekler bir yana, en çok istediğim şey, kurallarını benim koyduğum huzurlu ve dingin bir hayat yaşamak.
* Bu hayal durduğunuz yere bakınca pek mümkün görünmüyor... Şöhret ve sakinlik o kadar aykırı şeyler ki.
Ne yazık ki öyle galiba, ama hayat dedik ya!
* Bir cover hariç albümdeki tüm sözler ve besteler sana ait. Ben sözlerden söz etmek istiyorum. İstisnasız hepsinde hayatın sert ve acımasız, bir o kadar da umutsuz ve mutsuz yüzü var. Bunun sebebi nedir?
Bunlar benim biraz yaşadıklarım, hayata baktığımda gördüklerim ve yorumlarken kurduğum cümlelerim. Hiç biri kurgu değil... Hisstmediğim hiç bir şeyi yazmadım. Sonuçta insanlarla yaşıyorsun. Karşındaki insanı üzmemek adına bunaltını, acılarını, açmzlarını gizliyorsun. Galiba şarkı sözü yazarken bilinçaltı devreye giriyor ve sizin bastırdığınız, gizlediğiniz her şeyi açığa çıkarıyor.
* Her ne kadar şarkılar duyguları yansıtsa da ustalıklı cümleler kurmak için beslenmek lazım. Sizin sözleriniz nelerden besleniyor?
Lise'de kendi şiirlerimi okurdum radyo programlarında. Üniversite hayatım boyunca da çok okudum. Fakat son dönemde çok okuduğumu söylemesem de muhakkak okumam gereken kitaplar konusunda kendimi zorluyorum.
* Serde yakışıklılık olunca cazibe merkezi olmak da kaçınılmaz oluyor. Özgür Çevik, ömrünü bir tek birlikteliğe adayarak geçirmek ister mi?
Eğer evliliği kastediyorsanız onu pek kendime yakın görmüyorum, hatta imkansız buluyorum. Ama iki kişinin "Biz ömür boyu birlikte olacağız" diyebilmesinin garantisini olmadığını düşünüyorum. Bir tutkuyla, albeniyle başlayan ilişki ne kadar sürer, ne zaman biter, kim bilebilir ki!... O başlangıçta şefkat, özveri, paylaşım olmuyor ki. Bunlar zamanla gelişecek şeyler. O gelişme sürecinde insanın bencilleşivermesi daha akla yakın bir süreç. Eğer gerçekten aşık olmuşsanız, siz zamanı algılayamassınız bile. O güzel birliktelik geçip gidiveriri tadı damağınızda kalır. Ama bunun için uygun yapıda olmak gerekir.
*Senin yapın uygun değil mi uzun soluklu birlikteliklere?
Bir kere açıkça söylemek gerekirse tamamen benim huysuzluğumdan kaynaklanan sorunlar yaşıyorum. O yüzden bilhassa kendim söz konusu olduğunda on yıllık yirmi yıllık planlar yapamıyorum. Öte yandan özgürlük tutkusu da var. Ama insan öyle bir an gelir ki, esareti özler. Gerçekten birinin, birşeyin esiri olmak ister. Mesela tam dışarı çıkmak istersin ama bir kar, bir yağmur eve kapanır kalırsın. Elinde kahven, kitabın, müziğin o evde esir saatler yaşamanın keyfi kurgulanmış neyde vardır ki? ...
* Peki "Bir gün çok para, çok şöhret beni bozar mı acaba" korkuların var mı?
Bir kere benim beni azdıracak kadar çok param hiçbir zaman olmayacak.
* Nereden biliyorsun?
Kesinlikle biliyorum, seziyorum. Önceliklerim ve hayata karşı koyduğum duruştan biliyorum. Çok paralar çok şöhretler kimilerinin ruhunda alerji yapar. Ben de onlardan biriyim.
* Ya albüm çok satarsa?
Beni zengin edecek kadar satması mümkün mü?... Nedenini anlayatım... Ben düne kadar yabancı damattım. Bugün bir rock albümü çıkardım. Anlayacağınız mahalle ve adres değişti. Rock dinleyicisi zor insandır, kolay benimsemez dinlediği kişiyi... Bana "Oooo yabancı damat bizim mahalleye hoş geldin" asla demeyeceklerdir.
Rock'ın Londralısı Kayserilisi olmaz !..
Kimileri Anadolu Rock tabirini çokça kullanıyor. Aslında kastedilen tarzda müzik yapanların iddiası değil bu tabir. Belki biraz ticari kaygılarla kullanılmış zamanında... Bir nedeni de ortaya konan müziğin Anadolu müziğinin daha sert biçimde ve batılı enstürmanlarla icra edilmesiyle ilgili... Benim yaptığım müzik Anadolu rock diye tabir edilen formda değil. Daha batılı ve arayış içinde olan bir müzik. Ama o tarz batılı müzik anlayışlarının tanınması ve sevilmesi bakımında köprü görevi gördü. Gençler, o müziklerle kulaklarını çok farklı müzik çeşitlerine alıştılar. O bakımdan o tarzın apayrı bir katkısı bile oldu müziğimize.
ÖzGüR _ BuSe- Admin
- Mesaj Sayısı : 4829
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz