Arena Haziran Sayısı
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Arena Haziran Sayısı
Özgür Çevik
Akademi Türkiye yarışmasına iyi bir şarkıcı olma şansını yakalamak için katılan, ardından kendisini Yabancı Damat dizisinin setinde bulan Özgür Çevik, her zaman hayalini kurduğu ilk albümü DÜŞ-ÜN-CE 'le karşımızda!
Şu an bulunduğunuz noktayı göz önüne alarak kendinizi Tanrı'nın sevgili kullarından sayıyor musunuz?
Evet, şanslı olduğumu düşünüyorum. Dört ayak üstüne düştüğümü düşünüyorum ama önemli olan bunun devamı tabii.
Sahip olduğunuz bu şansa destek olan başka etkenler var mı?
Her şey olabilir. Karakter özelliğimdeki ve fiziksel yapımdaki her şey olsa gerek.
Akademi Türkiye şarkı yarışmasına yedek olarak katılmıştınız. Yarışmayı kazanamadınız fakat ardından müthiş bir oyuncu olduğunuzu keşfettiniz. Eğitimini aldığınız felsefi açıdan ele alabilir misiniz bu gelişmeleri?
Felsefi bir tarafı var mı bilmiyorum ama orada da bir dört ayak üstüne düşme durumum vardı. Sonuçta yarışmaya girene bir şey olma garantisi verilmiyor. Hatta bir bakıma birinci olsanız bile... Çünkü oradan çıktıktan sonra kendi başınızın çaresine bakmak durumunda kalıyorsunuz. Şans yardım ederse, siz de bunu iyi değerlendirirseniz bir yerlere gelebiliyorsunuz. Bende galiba biraz öyle oldu.
Kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen bir yarışma ortamına sıradan biri olarak girdiniz, yarışmadan çıktığınızda herkes tarafından tanınıyordunuz. Daha bunu tam olarak sindiremeden üstüne büyük bir dizi projesinin kadrosuna dahil oldunuz. Bu psikolojik anlamda, çevrenizle olan ilişkilerinizde nasıl bir etki yarattı?
Psikolojik olarak beni biraz yorduğu gerçek. Çünkü her şey çok ani gelişti cidden. Hızlı olan her şey, olumlu ya da olumsuz psikolojik etkiler bıraktı tabii. Genelde olumsuzdu ama olumluya çevirmek mümkün oldu benim için.
Olumsuz gelişmeler neydi?
Her şey çok ani oldu; ortam değişti, hayatım değişti, insanların bana olan bakış açıları değişti, tavırları değişti. Ben de alışığım her şeyi kaybetmiş oldum böylece. Her şeye yeniden başladım ve benim için bir adaptasyon süreci başladı. Nasıl hızlı olduysa o süreç, adaptasyonun da hızlı olması gerekiyordu ki delirmeyeyim.
Arkadaşlarınızla ve yakın dostlarınızla olan ilişkilerinizde onlara karşı farklı tutumlar takınmak durumunda kaldınız mı?
Yok, ama bazen çok ihmal ettim onları. Hepsi anlayışlı karşıladılar durumumu. Eğitimli ve anlayışlı insanlar oldukları için çok büyük bir problem yaşamadım.
Yabancı Damat gibi çok iyi kadrolu bir dizinin ve size tamamen yabancı bir alanın parçası olmak başta sizi korkuttu mu?
O zamanı düşündüğüm zaman deli cesareti varmış bende diyorum. Şu an o zamana nazaran daha ürkek ve temkinliyim çünkü.
Nasıl bu derece iyi iş çıkarttınız peki?
İyi yönetmenler , iyi oyuncular vardı karşımda. Doğal olmam istendi benden ve bir şekilde oldu.
O kadar doğal oynamışsınız ki Yunanistan'da halk sizinle Yunanca konuşmuş.
Evet. Yunan olup olmadığımı soranlar oluyordu. Hayal kırıklığına uğradılar.
Önce albüm yapsaydınız ne değişirdi?
Yarışmadan çıktığım andan itibaren hep bir albüm isteği vardı, araya dizi süreci girdi ve çok iyi oldu. O dönemde yapamayacağım şeyleri şimdi çok daha rahat bir şekilde yapıyorum. Muhtemelen o zaman albüm yapsaydım başkasının şarkılarıyla başka bir adam olarak çıkacaktım. Bence dizi süreci benim için çok faydalıydı.
Müzik yapma hevesinden bir an olsun vazgeçtiniz mi?
Bir an olsun evet. Öyle bir sürece giriyorsunuz ki dizi denen şey rayına oturduktan sonra insanı biraz daha düzene sokuyor ve daha kolay geliyor. Sistem doğru işlemeye başladıktan sonra rahata alışmaya başlıyorsunuz artık. Bu durum zaman zaman birşey yapma fikrinden uzaklaştırıyordu beni. Şarkı söylemek başka bir iş... Sahne gerektiriyor. Sahne de yeni bir şeye başlamak gibi benim için. Yeni bir çaba gerektiriyor ve sürekli adrenalin salgılıyorsunuz. Dizide oynadığım zaman adrenalinle başlıyordum ama o bir süre sonra düşüyordu. Çünkü ekibe alışmıştım.Bölümü çektikten sonra icabında diziyi evde tek başıma izliyordum. Seyirci karşısında değildim. Şarkıcılıkta ise böyle bir durum yok. Her defasında ayrı bir heyecan yaşıyorsunuz.
Romantika müzikali'nde oynadınız ama. Orada biraz olsun sahnede bulunmaya alışmadınız mı?
Seyirci açısından evet ama aynı şey değil. Orada da bir ekip var çünkü. Oysa sahnede şarkı söylerken tek başınasınız. Bambaşka bir performans gerektiriyor.
Senfonik tarzda bir albüm yaptınız ancak daha önce bunun pek tutmayacağını düşünüyordunuz. Fikrinizi ne değiştirdi?
Fikrimi hiç birşey değiştirmedi. İnsan bu süreci geçtikten sonra elinde güç olduğunu düşünüyor ya da öyle zannediyor. Birşeylere güveniyor. Ufak da olsa bir şeyleri başardım, şimdi de bunu yaparım şımarıklığına giriyor. Şu anda sadece istediğimi yapıyorum.
Sonuçta caz müzik yapanların ticari kaygılar yüzünden pop albüm yapmaya zorlandıkları bir ülkede yaşıyoruz...
Maalesef ve o albüm çıktığında en çok kişinin kendisi mutsuz oluyor. Kendi tarzına dönmek istesede dönemiyor. Bir şey oturduktan sonra insanlar alıştıkları şekilde görmek istiyorlar karşılarındakini. Bir bakıma aynı durum benim içinde geçerli. İnsanların alıştıklarının dışında çıkacağım karşılarına ve gerçekten zor bir süreç bu benim için. Bir geçiş yapmam gerekiyor ve bunun hızlı, aynı zamanda sağlam olması gerekiyor. Şarkılardan bir tane cover dışında hepsi bana ait ve istediğim bir şey yapıyorum neyse ki. Hayal kırıklığı yaratacak bir durum olursa katlanabilirim.
Parçaları dinlediğimizde ne düşüneceğiz?
Bu çocuk çok bunalmış!
O derece karanlık mı?
Maalesef. Biraz daha aydınlık bir albüm yapmak isterdim ama içimden çıkan bu. 30'umdan sonra aydınlık işler yapmak istiyorum ama şu an için durum bu.
Türk erkeklerinin genelinin aksine fazla duygusal ve melankoliksiniz. Kadınlar açısından bu size kar mı yoksa zarar mı sağladı?
Kimi kadın için iyi, kimi için kötüdür. Kimi eğlence ister, kimi duygu ister çünkü. Ne yapayım, yapım böyle. Bu değişecektir ilerde, daha bir oturacaktır illa ki bir evrim geçirecektir ruhum. Ama şu an karanlık.
KAdınlar tarafından yıpratıldığınızı düşünüyor musunuz?
Hayır , o duygular karşılıklı sonuçta. İki taraf bir şekilde birbirini kullanıyor. İki tarafta yıpranır öyle bir durum olursa. Ve biten şeyler biter, başlayan şeyler de yeniden başlar.
"Biten bitiyor, başlayan başlıyor " bu kadar kolay mı?
Hayır tabii ki... İstersem adapte olurum ama öyle durumlar bende uzun aralara neden oluyor. Çünkü yeniden yapılanmam gerekiyor. Bir süre tek başına kalmam gerekiyor.
Bu yaşananlar şarkı yapmanızda işe yarıyor mu?
Evet. Ama yarıyor derken o yaşananlar da bir şekilde şarkıların içinde yer alıyor desek daha doğru olur.
Evlenip düzenli hayat yaşayan müzisyenler çok fazla yaratıcı olamıyorlar çünkü acıyla beslendiklerini düşünüyorlar.
O biraz karışık bir konu. Yazılan şeyler sadece aşka dair olmamalı. Başka şarkı yapılacak şeyler de var hayatta. Benim albümümde de aşk var ama genelde hayatla ilgili korkularım üzerine şarkılarım. Bence hayattaki en temek konu , korku ...
Kadınları nasıl tanımlarsınız?
Zor bir soru. Kadınlar kendi içlerinde birtakım kategorilere ayrılabiliyorlar. Özellikle yeni nesil bambaşka bir duygu içersinde. Daha hayat dolu ve biraz daha içe dönükler. Eskisi gini kendi içlerinden malzeme çalmıyorlar.Erkeklerde öyle oldular aslında. Eğlenmeye daha meraklılar. Eski kadın ruhu bence kayboldu. Eski tutuculukta gitti ve yanında birşeyleri gitürdü.
Bu durum evlilik anlayışını da değiştirdi bir bakıma.
Evlilik gerçekten zor bir konu; fikir veremem. Hatta evlilik konusuna olumlu bakıyorum da diyemem. Bir şeyleri öldürdüğünü düşünüyorum. Bir imza atıyorsunuz ve bu resmen bir tür sözleşme. Aşkla da olsa şirketle sözleşiyormuş gibi. Kağıt üzerinde bir takım yükümlülükler alıyorsunuz üstünüze. Bu da insanda baskı yaratıyor. O yüzden bence aşklar evlilik olmadan daha yoğun ve güzel yaşanabiliyor. Aranızdaki güven ve sadakat duygusunu bir kağıda teslim ediyorsunuz; halbuki bunlar aslında çok değerli şeyler ve o kağıt onu taşıyamaz bana göre. Ama bir taraftan da gerekli tarafları var.
Albümünüz çıktıktan sonra magazin gündemine geleceksiniz.
Magazin denen şey bence belki Türkiye'de , belki dünyada çoğu zaman yanlış kullanılan, yanlış değerlendirilen bir mecra. Saçma sapan insanlar kendilerine olmayan bir özel hayat yaratıp onu da bir vitrin gibi kullanıyorlar.
Nilüfer Karaciğan Şaşmaz
alıntrdır;)
Akademi Türkiye yarışmasına iyi bir şarkıcı olma şansını yakalamak için katılan, ardından kendisini Yabancı Damat dizisinin setinde bulan Özgür Çevik, her zaman hayalini kurduğu ilk albümü DÜŞ-ÜN-CE 'le karşımızda!
Şu an bulunduğunuz noktayı göz önüne alarak kendinizi Tanrı'nın sevgili kullarından sayıyor musunuz?
Evet, şanslı olduğumu düşünüyorum. Dört ayak üstüne düştüğümü düşünüyorum ama önemli olan bunun devamı tabii.
Sahip olduğunuz bu şansa destek olan başka etkenler var mı?
Her şey olabilir. Karakter özelliğimdeki ve fiziksel yapımdaki her şey olsa gerek.
Akademi Türkiye şarkı yarışmasına yedek olarak katılmıştınız. Yarışmayı kazanamadınız fakat ardından müthiş bir oyuncu olduğunuzu keşfettiniz. Eğitimini aldığınız felsefi açıdan ele alabilir misiniz bu gelişmeleri?
Felsefi bir tarafı var mı bilmiyorum ama orada da bir dört ayak üstüne düşme durumum vardı. Sonuçta yarışmaya girene bir şey olma garantisi verilmiyor. Hatta bir bakıma birinci olsanız bile... Çünkü oradan çıktıktan sonra kendi başınızın çaresine bakmak durumunda kalıyorsunuz. Şans yardım ederse, siz de bunu iyi değerlendirirseniz bir yerlere gelebiliyorsunuz. Bende galiba biraz öyle oldu.
Kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen bir yarışma ortamına sıradan biri olarak girdiniz, yarışmadan çıktığınızda herkes tarafından tanınıyordunuz. Daha bunu tam olarak sindiremeden üstüne büyük bir dizi projesinin kadrosuna dahil oldunuz. Bu psikolojik anlamda, çevrenizle olan ilişkilerinizde nasıl bir etki yarattı?
Psikolojik olarak beni biraz yorduğu gerçek. Çünkü her şey çok ani gelişti cidden. Hızlı olan her şey, olumlu ya da olumsuz psikolojik etkiler bıraktı tabii. Genelde olumsuzdu ama olumluya çevirmek mümkün oldu benim için.
Olumsuz gelişmeler neydi?
Her şey çok ani oldu; ortam değişti, hayatım değişti, insanların bana olan bakış açıları değişti, tavırları değişti. Ben de alışığım her şeyi kaybetmiş oldum böylece. Her şeye yeniden başladım ve benim için bir adaptasyon süreci başladı. Nasıl hızlı olduysa o süreç, adaptasyonun da hızlı olması gerekiyordu ki delirmeyeyim.
Arkadaşlarınızla ve yakın dostlarınızla olan ilişkilerinizde onlara karşı farklı tutumlar takınmak durumunda kaldınız mı?
Yok, ama bazen çok ihmal ettim onları. Hepsi anlayışlı karşıladılar durumumu. Eğitimli ve anlayışlı insanlar oldukları için çok büyük bir problem yaşamadım.
Yabancı Damat gibi çok iyi kadrolu bir dizinin ve size tamamen yabancı bir alanın parçası olmak başta sizi korkuttu mu?
O zamanı düşündüğüm zaman deli cesareti varmış bende diyorum. Şu an o zamana nazaran daha ürkek ve temkinliyim çünkü.
Nasıl bu derece iyi iş çıkarttınız peki?
İyi yönetmenler , iyi oyuncular vardı karşımda. Doğal olmam istendi benden ve bir şekilde oldu.
O kadar doğal oynamışsınız ki Yunanistan'da halk sizinle Yunanca konuşmuş.
Evet. Yunan olup olmadığımı soranlar oluyordu. Hayal kırıklığına uğradılar.
Önce albüm yapsaydınız ne değişirdi?
Yarışmadan çıktığım andan itibaren hep bir albüm isteği vardı, araya dizi süreci girdi ve çok iyi oldu. O dönemde yapamayacağım şeyleri şimdi çok daha rahat bir şekilde yapıyorum. Muhtemelen o zaman albüm yapsaydım başkasının şarkılarıyla başka bir adam olarak çıkacaktım. Bence dizi süreci benim için çok faydalıydı.
Müzik yapma hevesinden bir an olsun vazgeçtiniz mi?
Bir an olsun evet. Öyle bir sürece giriyorsunuz ki dizi denen şey rayına oturduktan sonra insanı biraz daha düzene sokuyor ve daha kolay geliyor. Sistem doğru işlemeye başladıktan sonra rahata alışmaya başlıyorsunuz artık. Bu durum zaman zaman birşey yapma fikrinden uzaklaştırıyordu beni. Şarkı söylemek başka bir iş... Sahne gerektiriyor. Sahne de yeni bir şeye başlamak gibi benim için. Yeni bir çaba gerektiriyor ve sürekli adrenalin salgılıyorsunuz. Dizide oynadığım zaman adrenalinle başlıyordum ama o bir süre sonra düşüyordu. Çünkü ekibe alışmıştım.Bölümü çektikten sonra icabında diziyi evde tek başıma izliyordum. Seyirci karşısında değildim. Şarkıcılıkta ise böyle bir durum yok. Her defasında ayrı bir heyecan yaşıyorsunuz.
Romantika müzikali'nde oynadınız ama. Orada biraz olsun sahnede bulunmaya alışmadınız mı?
Seyirci açısından evet ama aynı şey değil. Orada da bir ekip var çünkü. Oysa sahnede şarkı söylerken tek başınasınız. Bambaşka bir performans gerektiriyor.
Senfonik tarzda bir albüm yaptınız ancak daha önce bunun pek tutmayacağını düşünüyordunuz. Fikrinizi ne değiştirdi?
Fikrimi hiç birşey değiştirmedi. İnsan bu süreci geçtikten sonra elinde güç olduğunu düşünüyor ya da öyle zannediyor. Birşeylere güveniyor. Ufak da olsa bir şeyleri başardım, şimdi de bunu yaparım şımarıklığına giriyor. Şu anda sadece istediğimi yapıyorum.
Sonuçta caz müzik yapanların ticari kaygılar yüzünden pop albüm yapmaya zorlandıkları bir ülkede yaşıyoruz...
Maalesef ve o albüm çıktığında en çok kişinin kendisi mutsuz oluyor. Kendi tarzına dönmek istesede dönemiyor. Bir şey oturduktan sonra insanlar alıştıkları şekilde görmek istiyorlar karşılarındakini. Bir bakıma aynı durum benim içinde geçerli. İnsanların alıştıklarının dışında çıkacağım karşılarına ve gerçekten zor bir süreç bu benim için. Bir geçiş yapmam gerekiyor ve bunun hızlı, aynı zamanda sağlam olması gerekiyor. Şarkılardan bir tane cover dışında hepsi bana ait ve istediğim bir şey yapıyorum neyse ki. Hayal kırıklığı yaratacak bir durum olursa katlanabilirim.
Parçaları dinlediğimizde ne düşüneceğiz?
Bu çocuk çok bunalmış!
O derece karanlık mı?
Maalesef. Biraz daha aydınlık bir albüm yapmak isterdim ama içimden çıkan bu. 30'umdan sonra aydınlık işler yapmak istiyorum ama şu an için durum bu.
Türk erkeklerinin genelinin aksine fazla duygusal ve melankoliksiniz. Kadınlar açısından bu size kar mı yoksa zarar mı sağladı?
Kimi kadın için iyi, kimi için kötüdür. Kimi eğlence ister, kimi duygu ister çünkü. Ne yapayım, yapım böyle. Bu değişecektir ilerde, daha bir oturacaktır illa ki bir evrim geçirecektir ruhum. Ama şu an karanlık.
KAdınlar tarafından yıpratıldığınızı düşünüyor musunuz?
Hayır , o duygular karşılıklı sonuçta. İki taraf bir şekilde birbirini kullanıyor. İki tarafta yıpranır öyle bir durum olursa. Ve biten şeyler biter, başlayan şeyler de yeniden başlar.
"Biten bitiyor, başlayan başlıyor " bu kadar kolay mı?
Hayır tabii ki... İstersem adapte olurum ama öyle durumlar bende uzun aralara neden oluyor. Çünkü yeniden yapılanmam gerekiyor. Bir süre tek başına kalmam gerekiyor.
Bu yaşananlar şarkı yapmanızda işe yarıyor mu?
Evet. Ama yarıyor derken o yaşananlar da bir şekilde şarkıların içinde yer alıyor desek daha doğru olur.
Evlenip düzenli hayat yaşayan müzisyenler çok fazla yaratıcı olamıyorlar çünkü acıyla beslendiklerini düşünüyorlar.
O biraz karışık bir konu. Yazılan şeyler sadece aşka dair olmamalı. Başka şarkı yapılacak şeyler de var hayatta. Benim albümümde de aşk var ama genelde hayatla ilgili korkularım üzerine şarkılarım. Bence hayattaki en temek konu , korku ...
Kadınları nasıl tanımlarsınız?
Zor bir soru. Kadınlar kendi içlerinde birtakım kategorilere ayrılabiliyorlar. Özellikle yeni nesil bambaşka bir duygu içersinde. Daha hayat dolu ve biraz daha içe dönükler. Eskisi gini kendi içlerinden malzeme çalmıyorlar.Erkeklerde öyle oldular aslında. Eğlenmeye daha meraklılar. Eski kadın ruhu bence kayboldu. Eski tutuculukta gitti ve yanında birşeyleri gitürdü.
Bu durum evlilik anlayışını da değiştirdi bir bakıma.
Evlilik gerçekten zor bir konu; fikir veremem. Hatta evlilik konusuna olumlu bakıyorum da diyemem. Bir şeyleri öldürdüğünü düşünüyorum. Bir imza atıyorsunuz ve bu resmen bir tür sözleşme. Aşkla da olsa şirketle sözleşiyormuş gibi. Kağıt üzerinde bir takım yükümlülükler alıyorsunuz üstünüze. Bu da insanda baskı yaratıyor. O yüzden bence aşklar evlilik olmadan daha yoğun ve güzel yaşanabiliyor. Aranızdaki güven ve sadakat duygusunu bir kağıda teslim ediyorsunuz; halbuki bunlar aslında çok değerli şeyler ve o kağıt onu taşıyamaz bana göre. Ama bir taraftan da gerekli tarafları var.
Albümünüz çıktıktan sonra magazin gündemine geleceksiniz.
Magazin denen şey bence belki Türkiye'de , belki dünyada çoğu zaman yanlış kullanılan, yanlış değerlendirilen bir mecra. Saçma sapan insanlar kendilerine olmayan bir özel hayat yaratıp onu da bir vitrin gibi kullanıyorlar.
Nilüfer Karaciğan Şaşmaz
alıntrdır;)
dolunay:)- Moderatör
-
Mesaj Sayısı : 1652
Yaş : 34
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz